ZAHİDE 1. BÖLÜM




Beyaz tülbenti başında elinde Kur'an oğlunun mezarı başındaydı Zahide. Gözü yaşlı anne oğluna doymamış erken ayrılmışlardı. Kur'an okumayı bitirdi, Fatiha bağışladı ve mezarında biten yabani otları temizledi. Mezar taşını adeta yüzünü okşar gibi okşadı. Hoşçakal oğlum dedi ve salınarak ayrıldı beyaz mermerden yapılmış mezar taşlarının arasından.

2 YIL ÖNCE...

Mehmet henüz yirmili yaşlarda zayıf, uzun boylu, esmer yakışıklı bir delikanlıydı. Üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Hukuk okuyordu. Avukat olacaktı. Başarılı bir öğrenciydi. İyi bir avukat olup adalet için mücadele edecekti hayatı boyunca. İyi niyetli, güzel ahlaktan ödün vermeyen örnek bir gençti.

Yazın okul biter bitmez memlekete döner, bir iki gün sonra da babasının marangoz atölyesinde işe başlar ta ki okul açılmasına birkaç gün kalana kadar devam ederdi.

Mehmet'in Fatma adında bir ablası, kendinden dört yaş küçük Yusuf adında kardeşi vardı. Annesi Zahide, babası kasabanın marangoz Recep ustası. Kusursuz bir aileydi. Komşularla iyi geçinir, herkes imrenerek bakardı aileye.

Mehmet okullar tatil olur olmaz memlekete dönmüştü. Bütün dersleri geçmiş iyi notlarla yaz tatiline girmişti. Yarın babasının yanına gidip işe başlayabilirdi. Sabah uyanıp ailecek tek katlı müstakil evlerinin bahçesinde sarmaşık gülleri kokusu eşliğinde kahvaltıya oturdular. Fatma çayları getirdi, Zahide Mehmet'in çok sevdiği pişileri hazırlamış kahvaltıya oturmuşlardı.

Kahvaltı bitmiş Recep usta ile atölyenin yolunu tutmuşlardı. Dükkana gittiler. Mehmet dükkanın kepenklerini kaldırdı. Çok iş vardı yapılacak. Önlüklerini giyip işe koyuldu baba oğul. Biri iki saat çalıştıktan sonra Recep usta Mehmet'e kahvehaneden çay söylemesini istedi ve biraz dinlenmek için ara verdiler.

Çaylar geldi üstleri talaş örtülmüş baba oğul sohbete koyuldular. Babası Mehmet ile bir konuda konuşmaları gerektiğini söyledi ve derhal konuya dirdi. Fatmay'ı istemeye geleceklerini söyledi. Mehmet ablasının onayını almaları gerektiğini söyledi. Akşam ablasıyla konuşacak durumu öğrenecekti. Çaydan sonra işe devam ettiler.

Akşam eve döndüklerinde her zamanki gibi Zahide ve Fatma ikilisi sofrayı hazırlamışlar gelmelerini bekliyorlardı. Ağustos böceği sesleri ve gül kokusu yemekte onlara ayrı bir huzur veriyor yemeklerine lezzet katıyorlardı.

Yemekten sonra Mehmet Fatmay'a biraz konuşalım diye teklifte bulundu ve Fatma'nın odasına geçtiler. Mehmet konuyu başlatan kişi oldu ve ne düşündüğünü sordu. Fatma Kadir'i sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söyledi.

Mehmet durumu babasıyla paylaşmak üzere odadan ayrıldı. Fatma utanmış yanlarına gelememişti. Mehmet ablasının evliliğe sıcak baktığını ve onay verdiğini söyledi.

Yarın Kadir'in ailesine istemeye gelmeleri için haber vereceklerdi.




Yorumlar

  1. Gerçek mucizeler kendine inanmaktır sözü Ethem Nemutlu ya ait ve bu başarıyı bu güzel hikayenizde tekrar okuyarak şahit oldum tebrik ederim çok güzel olmuş....😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

CENNETTEN GELEN KOKU...

Mucizem

ESİR...