ZAHİDE 4. BÖLÜM



Düğün günü gelmişti. Mehmet takım elbisesini giyiyor saçını düzeltiyordu. Fatma gelinliği giymiş ailesiyle bu evde son anlarını geçiriyordu. Herkes mutlu ama bir o kadar da hüzünlüydü. 

Mehmet içeri girdi. Beyazlar içinde ablası kanepenin ortasında oturuyordu. Zahide Fatma'nın yanında ellerinden tutmuş ağlıyor, Recep usta yan koltukta suskun yere bakıyordu. 

Davulun sesi ve araba konvoyu evin önüne gelmişti. Zahide kızının duvağını örttü ve Recep usta kızını koluna takıp kapıya çıkardı. Damat Arif ve yakınları kapıda bekliyordu. Dualarla tekbirlerle kızı damata teslim ederek vedalaştı. Düğün yerine geçtiler. Güzel bir düğün oluyordu. Arif iyi huylu bir gençti. Fatma'yı da seviyordu. Mutlulukları yüzlerinden okunuyordu iki gencin. Mehmet misafirlerle ilgileniyordu. 

Biraz zaman geçtikten sonra bir aile yaklaştı düğün alanına bir adam bir kadın ve genç bir kız...
Mehmet hoşgeldiniz diyerek içeri buyur etti. Beyninden vurulmuş gibiydi. İlk defa böyle bir şey hissetmişti. Simsiyah düz saçları beline kadar uzanıyor, kirpikleri kaşlarına temas edecek kadar uzun ve iri siyah gözleri Mehmet'i büyüledi. Kız tatlı küçük bir bakış atarak ailesiyle birlikte içeriye girdi.

Zahide Mehmet'in bu davranışını görmüştü. Kızdan etkilendiği aşikardı. Mehmet'in yanına geldi ve kulağına Arifin amca kızı Zeynep... diye fısıldadı. Mehmet küçük bir şok geçirdi ve utanarak annesinin yanından uzaklaştı. 

Düğün boyunca Mehmet gözlerini Zeynep'ten alamadı. Bütün aşk şiirleri sanki onun siyah gözleri için yazılmıştı. Mehmet garip bir halde düğün sonuna kadar çırpındı durdu. 

Geceye doğru düğün bitmiş ablası gelin olup gitmişti. Evde koskoca bir boşluk vardı. Sensizlik içinde herkes bir köşede oturuyordu. Mehmet bir yanı hüzün bir yanı bambaşka duygular içindeydi. 

Bir daha görebilir miydi Zeynep'i bilemiyordu...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CENNETTEN GELEN KOKU...

Mucizem

ESİR...