BAHAR...
Bahar kokusu doğaya sinmiş ısınan toprak gökyüzüne buharlar yükseltiyordu. Otlar yeşermeye başlamıştı. Çiçeklerin açması an meselesiydi. Doğa tüm güzelliğini sergiliyordu adeta. Ellerini iki yana açarak başını yukarı kaldırdı ve tertemiz memleket havasını teneffüs etti. Tepeleri aşmış ormanlık alanın seyreldiği o yamaçta kasabayı kuşbakışı gören bir kayanın üzerine oturdu. Doğup büyüdüğü o kasabayı seyre daldı. Ne günler geçirmişti bu kasabada. Ne güzel anılar, ne güzel dostları olmuştu. Kim bilir şimdi o dostları nerde ne yapıyordu. Hepsi evlenmiş mutlu mesuttur diye temennide bulundu. Annesinin ölümünü düşündü. Kanserden nasıl can verdiğini, o inlemelerini getirdi aklına. Zeynep vardı. Bahar'ın en yakın arkadaşı can dostuydu. Ali vardı. Çocukluk aşkı hiç bitmeyen sevdası Ali... Gözünden bir damla yaş süzüldü. Tek başına büyümüş, annesini onbir yaşında kaybedişi, Ali'yle mutlu sona erişmeyen hikayesi onun içinde bir burukluğa neden oldu. Al