Kayıtlar

BAHAR...

Resim
     Bahar kokusu doğaya sinmiş ısınan toprak gökyüzüne buharlar yükseltiyordu. Otlar yeşermeye başlamıştı. Çiçeklerin açması an meselesiydi. Doğa tüm güzelliğini sergiliyordu adeta.       Ellerini iki yana açarak başını yukarı kaldırdı ve tertemiz memleket havasını teneffüs etti. Tepeleri aşmış ormanlık alanın seyreldiği o yamaçta kasabayı kuşbakışı gören bir kayanın üzerine oturdu. Doğup büyüdüğü o kasabayı seyre daldı.       Ne günler geçirmişti bu kasabada. Ne güzel anılar, ne güzel dostları olmuştu. Kim bilir şimdi o dostları nerde ne yapıyordu. Hepsi evlenmiş mutlu mesuttur diye temennide bulundu.        Annesinin ölümünü düşündü. Kanserden nasıl can verdiğini, o inlemelerini getirdi aklına. Zeynep vardı. Bahar'ın en yakın arkadaşı can dostuydu. Ali vardı. Çocukluk aşkı hiç bitmeyen sevdası Ali...       Gözünden bir damla yaş süzüldü. Tek başına büyümüş, annesini onbir yaşında kaybedişi, Ali'yle mutlu sona erişmeyen hikayesi onun içinde bir burukluğa neden oldu.        Al

14 Şubat Sevgililer Günü...

Resim
Adresim oldun benim. Biliyorsun bunu değil mi? Alınyazım oldun. Korka korka çaldım kapını. Ne yapayım sevdim seni...Sensin artık ne varsa. - Cemal Süreya...      Evet 14 Şubat... Hayatın tanık olduğu en güzel sevgililer gününe şahit olduk. Sevmek zor iş. Emek ister, güven ister. Bunları verebilecek aynı zamanda karşılık bulacak bir kalbe ihtiyaç duyar. Kalbim attığı her an karşılığında seni buldu. Ve hep seni sevdi.    Bugün özel bir gündü. Bir restoranda canlı müzik eşliğinde muhteşem bir gece yaşadık. Dans ettik, oynadık, güldük hüzünlenip duygusal anlar yaşandı.     Evlenme teklifine şahit olduk. Sonsuz aşk olsun onlar için. Güzel günler görsünler. Dansları muhteşemdi. Tebrik ederiz gençleri.     Önümüzdeki masada bir amca vardı. O restoranda neden vardı hala soru işareti bizim için. Kebabın üstüne yoğurtluyu çakınca eve gitmek için huysuzluk yaptı tüm gece :)   Masamız çok güzel süslenmiş her tarafı güllerle kaplıydı. Mekân her masaya bir adet gül ve kalp balon bırakmıştı ve bu inc

CENNETTEN GELEN SES...

Resim
         Zaman akıp gidiyor. Yaşlanmaya, yaşlandıkça hayatta ne kadar güzel yaşanacak şeyler olduğunu tecrübe ediyoruz. Kokusu CENNETTEN gelen EVLAT. Rabb'imin bize en büyük armağanı. Sensin o evlat.       Zaman zaman gözlerimiz doldu, zaman zaman heyecanlandık, zaman zaman da korkutuyorsun bizi. Sabırla ve duayla bekliyoruz seni. Sağlıcakla gel. Bugün kalp atışını ilk defa duydu ailen. Kalbin iyilikle atsın yavrum. Henüz çok küçüksün. Sevgiyle ve ailenle büyü evlat.      Sen bu dünyada tekrar doğup tekrar büyümenin bizlere tek yolusun. Seninle konuşmayı bir daha öğreneceğiz. Seninle yürüyüp seninle okuma yazma öğreneceğiz. Dünyanın her halini birlikte KEŞFEDECEĞİZ. Dünya hayatına birlikte anlam katacağız.      Saçlarını koklayarak, ellerini tutarak ve koskoca sevgi ile birlikte yaşayacağız. Gözlerimiz temas edecek. Bu mutluluğu seninle yaşayacağız. Hadi gel evlat. Anne-baban seni bekliyor.      Gel ki dünyada iyiliğe dair umutlarımız yeşersin...

SON MÜHİMMAT...

Resim
    Öyle bir patlama olmuştu ki yer yerinden oynamıştı adeta. Az ötelerine düşen roket mermisi bir çok askerini şehit etmişti Mahmut üsteğmenin. Etrafına bakındı en az 6 tane pak yüzlü vatan evladı cansız yatıyordu. Her taraf kan revan içindeydi. Mahmut doğruldu yerinden. Koşarak gelen hain terörisleri gördü.      Kolu ve bacağından yaralanmıştı. Salınarak az ilerdeki kayalıkların arkasına sığındı. Sesleri dinledi. Gelen yaklaşık on kişilik bir gruptu. Ve tek başına kalmıştı onlara karşı. Ses çıkardığı anda kendi de öleceğini biliyordu. Ayak sesleri artık çok yakındı. Teröristler yerde yatan şehitleri kontrol etti ve ‘hepsi ölmüş’ diye sevindiler.      Mahmut yavaş hareketlerle oradan uzaklaşıp yardım çağıracaktı. Öyle hesap ederek ilerlemeye koyulmuştu ki telsizden gelen anons sesi ile hava adeta bıçak gibi kesildi. ‘Ses bu taraftan geldi’ diyerek Mahmut’a doğru koşmaya başladılar. Mahmut koşarak kaçmaya başladı. Çalılıkların arasında izini kaybettirmeye çalışan genç kom

BEKLEMEK...

Resim
  Orakla ekin biçiyor, Fatma da ekinleri deste yapıyordu. Daha 6 aylık evliydiler. Ali askerden gelmiş babası onu hemen Fatma'yla evlendirmişti. Mutluydular. Herşey yolunda gidiyordu.     Hava çok sıcak, Ali'nin yeni yeni çıkan bıyıkları terliyordu. Sırtında beyaz renkte gömlek terden kemikleri sayılır zayıflıkta sırtına yapışmıştı. Fatma kocasının yanında onu aşkla izliyordu.    Ekinler biçilmiş artık buğday olacaktı. Herşey istedikleri gibiydi. Bu sene hasat da iyiydi. O gün eve huzurlu gittiler. Bu yıl kış rahat geçecekti onlar için.    Sabah erkenden uyandılar. Hasat toplama ve parayı cebe koyma umuduyla tarlanın yolunu tuttular. Yüzleri gülerek tarlaya geldiler. Fakat bir şok yaşadılar. Heryer simsiyah dumanlar tütüyordu. Ali feryat figan koştu tarlaya. Fatma dizleri üstüne çökmüş ağlıyordu. Bu onlar için büyük bir yıkım oluşturmuştu. Neredeyse aksama kadar hiç konuşmadan oylece kalakaldı ikisi de.   Akşam evde de aynı sahne vardı. Ali'nin babası tesbihini eline almış

CENNETTEN GELEN KOKU...

Resim
   FARKLI BİR DUYGUYMUŞ CENNETTEN HABER GELDİ SANKİ. YÜZÜMÜ ŞİMDİDEN GÜLDÜRDÜN EVLAT. NE GÜZEL BİR DUYGUYMUŞ HİÇ DUYMADIĞIM SESİNİ HAYAL ETMEK. NE HARİKA BİR DUYGUYMUŞ  SAÇLARINI HAYALLERİMDE OKŞAMAK.         GÜNLER GECECEK VE SEN DOĞACAKSIN EVLAT. SENİNLE TEKRAR ÇOCUKLUĞUMUZA DÖNÜP DUNYAYİ YENİDEN KEŞFEDECEĞİZ. SENİNLE GÜN GÜN BÜYÜYÜP GÜN GÜN GELİŞECEĞİZ. SEN GELECEKSİN BİZE DUA GELECEK. BİZE ŞÜKÜR GELECEK. BİZE MUTLULUK, BİZE HUZUR GELECEK.    OKUMA YAZMAYI ÖĞRENECEĞİZ BERABER. OKULA GİDECEĞİZ. NOTLARI SEN DEĞİL BİZ ALACAĞIZ. BELKİ ELİNDEN TUTUP CAMİYE GİDECEĞİZ BİRLİKTE. SEN BANA BAKARAK ÖĞRENECEKSİN NAMAZ KILMAYI. BEN SANA BAKARAK ÖĞRENECEĞİM ŞÜKÜRLER OLSUN DEMEYİ. SEN BAŞARILI OLACAKSIN BİZİM GÖĞSÜMÜZ KABARACAK.     ÜNİVERSİTEYE GİDECEKSİN MEZUN OLURKEN KEPİ GÖZYAŞLARIMIZ İÇİNDE ATACAKSIN. SEN BİZİM HEP GURURUMUZ OLACAKSIN. GELECEK UMUDUMUZ GEÇMİŞ ANILARIMIZ OLACAKSIN. BİZ SANA HAYRAN SEN BİZE SADIK BİR EVLAT OLACAKSIN.     GEL EVLAT. ÇIK GEL CENNETTEN. RAB

Düş Kabini

Resim
ilk defa yazacak bir şey yok .. kötü bir şey yok.. mutluluğumu perdeleyen, bende huzuru erteleyen bir şey yok.. ki bakarsın birden ne huzur kalmış ne bir şey . . işleyiş hep bu mu dersin bilmem . ayrılığın ölümden üste yazıldığı yerdesin bende . . bedenimi ıslatan bir duş kabininde değil, ruhumu ıslatan bir düş kabinindesin . . pas tutmayan yanımsın, hep işleyen.. adın varya .. adın dilimde tesbih . . her gidenin arkada bıraktığı izleri toplamışım bir çuvala, omzuma atmışım , getirmişim kapına . . bu handan geçen onca yolcunun izini değişmişim , öğle vakti bir gölgene. . bu yaşa kadar gördüğüm herkesin yüzünü değişmişim, sözlerine , gözlerine değil . . tırnaklarından başlamışım, saç teline , iliğine . . her hücrene yaymışım tek tek sadakatimi . .