SON MÜHİMMAT...


    Öyle bir patlama olmuştu ki yer yerinden oynamıştı adeta. Az ötelerine düşen roket mermisi bir çok askerini şehit etmişti Mahmut üsteğmenin. Etrafına bakındı en az 6 tane pak yüzlü vatan evladı cansız yatıyordu. Her taraf kan revan içindeydi. Mahmut doğruldu yerinden. Koşarak gelen hain terörisleri gördü. 

    Kolu ve bacağından yaralanmıştı. Salınarak az ilerdeki kayalıkların arkasına sığındı. Sesleri dinledi. Gelen yaklaşık on kişilik bir gruptu. Ve tek başına kalmıştı onlara karşı. Ses çıkardığı anda kendi de öleceğini biliyordu. Ayak sesleri artık çok yakındı. Teröristler yerde yatan şehitleri kontrol etti ve ‘hepsi ölmüş’ diye sevindiler. 

    Mahmut yavaş hareketlerle oradan uzaklaşıp yardım çağıracaktı. Öyle hesap ederek ilerlemeye koyulmuştu ki telsizden gelen anons sesi ile hava adeta bıçak gibi kesildi. ‘Ses bu taraftan geldi’ diyerek Mahmut’a doğru koşmaya başladılar. Mahmut koşarak kaçmaya başladı. Çalılıkların arasında izini kaybettirmeye çalışan genç komutan bir yandan da yaralarının verdiği acı ve kan kaybı hareket etmesini güçleştiriyordu. 

   Büyük bir sedir ormanına yaklaştı komutan. Oraya girerse işleri biraz daha kolay olabilirdi. Fakat bir terörist onu uzaktan görmüştü. Mahmut zor bela kendini ormana atmış ve gizlenmek için bir kaç ağaç arasında yetişen çalılara arkasına yatmıştı. İki seçenek vardı genç komutanın önünde. Ya daha fazla mücadele edemeyip şehit olacak ya da onları sessiz sedasız cehenneme yollayacaktı. 

   Mahmut üstündeki üniforma ve asil kanın verdiği o seçim tabiki de onları cehenneme göndermekten yana olacaktı. Kasaturasını çıkardı ve artık kaçma değil saldırma zamanıydı. Bütün aldığı eğitimleri burada kullanacaktı adeta. Sürünerek dağınık halde kendini arayan grubun ilk avını tespit etti. Eline bir taş parçası alıp az kör noktada bulunan kayaların arkasına fırlattı. Sesi farkeden terörist kayalara doğru fırladı. Tam kayanın arkasına başını uzattı ki kasatura saniye geçmeden gırtlağından içeri girdi. 

    Devam etti Mahmut. İlerde ikinci avı vardı. Büyük bir sedir ağacının arkasına gizlendi. Av iken avcı oldu kahraman asker ve tek tek hepsini avlayacaktı. Terörist sağına soluna bakınarak elindeki AK47 marka tüfeği amatörce sağına soluna tutarak ilerliyordu. Mahmut ağacın arkasına iyice gizlendi. Av iyice yaklaştığında ense bölümünden kasaturayı sapladı ve gırtlağından çıkardı. Çuval gibi yığılan terörist çıt ses çıkarmadan cehennemdeki yerini almıştı. 

    Mahmut kan kaybı ilerliyor ve halsizleşiyordu. Bu şekilde hepsini temizleyemezdi. Mecburen çatışacaktı. Kendine hakim bir yer seçip belindeki tabancayla bu işi bitirmeliydi. Ormanlığın az yukarısında kayalıklardan oluşan dağ zirvesi vardı. Mahmut o yöne ilerledi. Tabancayı çıkardı ve ateş etmeye başladı. Kalabalığı o yöne çekerek hepsini tek tek indirecekti.

   Kendine hakim bölgeden bir kaya parçasını seçti ve mevzi aldı. Kalabalık uzaktan belirdi çok dikkatli şekilde aramaya devam ediyordu. İyice yaklaşmalarını bekledi. Kendi elindeki tabancaya teröristlerin elindeki tüfeklere karşı büyük bir risk altındaydı. 12 mermisi vardı. Terörist grup 10 kişiydi. 2 mermi sıka şansı vardı. ‘Bismillah’ dedi ve tetiğe asıldı. İki el atışla iki tane ceseti yamaç aşağı yuvarladı. Çok çevik halde hemen koşmaya başladı. 15 metre koştuktan sonra bir terörist daha ölmüştü. Belki de hayatında son hareketlerinde. Hızlı hareketlerle 2 terörist daha etkisiz hale getirdi. Kayaların arkasında adeta sincap gibi ordan oraya koşuyor ve artık 2 terörist kalmıştı. Acemiler ölmüş örgüt lideri ve sağ kolu kalmıştı. İşi daha da zordu 4 mermi ve 2 azılı terörist vardı. 

   Mahmut ne yapacağını bilmiyordu. Geyik gibi avlayacağı adamlar değildi karşısındakiler. Mahmut kayanın arkasından çıkıp bir el ateş etti ve terörist kımıldar kımıldamaz bir mermi daha attı ve sağ kulağının ordan teröristi mıhlamıştı. Geriye iki mermi ve bir  grup lideri terörist vardı. Mahmut aynı taktikle onu da alaşağı edecekti. Doğruldu ve tetiğe başar basmaz karşı ateş geldi. Kayadan kopan şarapnelleri yüzünde hisseden Mahmut artık öleceğini anlamıştı. Çünkü tek mermiyle öldüreceği adam yoktu karşısında. Kayanın arkasına yaslandı. Hain kurşunla öleceğine kafasına sıkmayı tercih ederdi. Teslim olamazdı. Teröristin o pis sırıtışını görmek yerine kendi eliyle kafasına sıkması daha iyi olurdu. 

    Terörist kahkaha atarak yaklaşıyordu. Aradaki mesafe 50 metre ancak  vardı. Ölüm genç komutana adım adım yaklaşıyordu. Gözlerini kapattı ve artık ölümün kendini kucaklamasını bekliyordu. Silahı başına kaldırdı tetiğe basmaya hazırdı artık... 

    Tetiği çekmeye saniyeler kala gök gürültüsü gibi bir ses duyuldu tepenin arkasında ve bir anda ortalık toz bulutu halline geldi. Atak helikopteriydi gelen ve mermi yağmuru o hain bedeni kanıyla sırılsıklam etmişti. Mahmut silahını yere indirdi ve ‘ bugün değil Mahmut, bugün değil’ diyerek gülümsedi.

    



Yorumlar

  1. Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. soluksuz okudum, yazım dili harika. kutlarım. kendime bir hikayeci arkadaş buldum yaşasın :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

CENNETTEN GELEN KOKU...

Mucizem

DALGA...