EN GÜZEL YOL...





Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz, Gökyüzünün o meşhur maviliğinde.

Yolculukların en özeliydi belki de...
Ramazan Bayramıydı. Dışarı çıkmıştık birlikte. Onunla heryere gidebilecek kadar çok seviyordum onu. Nereye gittiğimizin bir önemi olmadan sadece atıveriyorduk kendimizi dışarıya. O olsun da gerisi teferryattı benim için.

Bir anda sosyal medya hesabımızdan birşeylere bakıyorduk. Bir resim ilişti gözüme...

Bir arkadaşım Sivas çifte minarenin resmini atmıştı. Daha önce hiç gitmemişti. ‘ hadi gidelim’ demiştim. Hem ablam da Sivas’ta yaşıyordu onu da görebilirdik. Nasıl olur? Nasıl ederiz? Derken kendimizi yolda bulduk...

Duygusal şarkılara bayılırdı yarim. Yolculukta slow müzikten iyisi zaten olmazdı. Askere gidecektim yakın tarihte. Onlardan konuşuyorduk. Gelecek planları yani.

Taa ki o şarkı sözleri çıkana kadar...


Sesim çıkmaz anla halimden 
Yaram çok derin kanar her yerinden 
Merhem yoktur cümle alemde 
Soran olsa akar gözlerimden 

Nereye gideyim nasıl edeyim 
Benim senden tek bi dileğim var 
Otur yanıma bekle duyana kadar 
Gidenlere kanıp sende meyletme 
Giden gitsin sen kal ölene kadar 


Bir gözyaşı tufanı...  Alışmamıştık tabi ayrılığa. Ayrı yaşamaya...
Nasıl alışabilirdim ki zaten. Sivas’ın o düzlük yollarına gelmiştik. Güneş tam karşıdan bizi sanki kapıda karşılarcasına bekliyor bizse duygu yüklenmiş devam ediyorduk. Onunla gülmek de hüzünlenmek de başka güzeldi...

Sivas’a ulaşmıştık. Ablam bizi karşıladı ve güzel bir kahvaltı sonrası üçümüz o tarihin en güzel miraslarından olan cumhuriyet meydanına gitmiştik. Kongre binası selamlıyordu bir köşede, bir köşe de çifte minare zamana inat dimdik ayakta duruyordu...

Onlar da şahit oldu bizim aşkımıza. Aşkımız sindi o tarihi taşlara. Tek kelimeyle mükemmel bir gün olmuştu bizim için. Zaman mekan farketmeksizin bizim mutluluğa olan yolculuğumuz devam etmekte...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CENNETTEN GELEN KOKU...

Mucizem

DALGA...