Kayıtlar

ZAHİDE FİNAL

Resim
Takım elbisesini bile çıkarmadan öylece yatağına uzandı kravatı gevşetti tavana gözlerini dikti...  Tavanda Zeynep'in yüzünü görüyordu sanki. Bir daha nerede denk gelecekti. Görmek için can atıyordu.  Sabah oldu kafasını toplayamadan dükkana gittiler. Dalgın ve tuhaf hareketleri vardı Mehmet'in. Recep usta farketti durumu fakan utanmasın diye birşey demiyordu. Günler rutin devam etti. Bir zaman sonra okul için dönecekti. Gitmeden ablasını da görmek istedi. Sabah ablasının olduğu karşı köye gidecek hem ablasını görecek hem de Zeynep'in hakkında bilgi sahibi olacaktı. Belki de görebilecekti. Sabah ablasının evine vardı eniştesi ablası güzel güzel sohbet ettiler. Eniştesi darısı sana okulu bitir de evlendirelim dedi. Bak amcamın kızı var Zeynep tam sana göre dedi. Mehmet neye uğradığını şaşırdı. Birşey diyemedi. Eniştesi hatta çağıralım gelsin tanışın dedi.  Telefonu aldı Zeynep'i aradı. Konuştular telefonu kapattı ve on dakikaya geleceğini söyledi. Mehmet yerinde duramaz

ZAHİDE 4. BÖLÜM

Resim
Düğün günü gelmişti. Mehmet takım elbisesini giyiyor saçını düzeltiyordu. Fatma gelinliği giymiş ailesiyle bu evde son anlarını geçiriyordu. Herkes mutlu ama bir o kadar da hüzünlüydü.  Mehmet içeri girdi. Beyazlar içinde ablası kanepenin ortasında oturuyordu. Zahide Fatma'nın yanında ellerinden tutmuş ağlıyor, Recep usta yan koltukta suskun yere bakıyordu.  Davulun sesi ve araba konvoyu evin önüne gelmişti. Zahide kızının duvağını örttü ve Recep usta kızını koluna takıp kapıya çıkardı. Damat Arif ve yakınları kapıda bekliyordu. Dualarla tekbirlerle kızı damata teslim ederek vedalaştı. Düğün yerine geçtiler. Güzel bir düğün oluyordu. Arif iyi huylu bir gençti. Fatma'yı da seviyordu. Mutlulukları yüzlerinden okunuyordu iki gencin. Mehmet misafirlerle ilgileniyordu.  Biraz zaman geçtikten sonra bir aile yaklaştı düğün alanına bir adam bir kadın ve genç bir kız... Mehmet hoşgeldiniz diyerek içeri buyur etti. Beyninden vurulmuş gibiydi. İlk defa böyle bir şey hissetmişti. Simsiyah

ZAHİDE 3. BÖLÜM

Resim
 Yazın sonunda Fatma'nın düğünü vardı. Mehmet Recep usta ile düğün konusunu konuşarak dükkana doğru gidiyorlardı. Düğün masrafları gayet çoktu. Recep usta kara kara düşünmeye başladı şimdiden. Mehmet babasına dert etme Allah'ın izniyle bunu da atlatacağız diyerek babasını teselli etti. Zahide evde günlük işlerini yapıyor Fatma da annesine yardım ediyordu. Zahide kızının birkaç ay sonra gideceğini düşünüyor evdeki boşluğunun dolmayacağını biliyordu. Kendisi de zamanında aynı şeyleri yaşamıştı. Ama bu başkaydı. Kızına sarılıyor ağlıyordu. Yaz boyu hazırlıkları tamamladı Mehmet ve ailesi. Fatma'nın evi hazırdı. Gelinlik alınmış damatlık terzide dikilmişti. Düğün günü hızla yaklaşıyordu. Bir ay kalmıştı.  Recep usta ve Mehmet marangoz dükkanında gayretle çalışmaya devam ediyor düğün için yapılan borçlar bir bir ödeniyordu. Son on bin lira kalmıştı. Ellerinde iş kalmamıştı. Nerden bulacaklardı hiçbir fikri yoktu marangozların.  Vadesi yaklaşan borç Recep ustayı iyice bunaltmış

ZAHİDE 2. BÖLÜM

Resim
Evi baştan sona güzelce temizlediler. Buruk bir heyecan vardı Zahide'de. Kızı büyümüş gelin olacaktı. Kendi yuvasını kurup kendine torunlar verecekti. Hadi çay koy dedi kızına. Bahçedeki masaya oturdu. Kızı çayı demledi birkaç atıştırmalıkla çayları alıp geldi. Zahide'nin gözleri uzaklara dalmış belki de günlerdir bu konuşmanın planını yapıyordu. Fatma'nın elini tuttu ve kızım dedi. Artık gelin olup gideceksin. Kendi yuvan olacak. Eşine ve çocuklarına sahip çık. Evini temiz tut. Kocana ve ailesine saygıda kusur etme. Evinin kadını ol ve çocuklarına iyi bir anne ol dedi. Bizi hiç üzmedin kocanı da üzme güzel kızım dedi. Fatma'nın gözleri dolmuştu çoktan. Annesine sarıldı ve anne kız ağladılar. Mehmet babasıyla birlikte dükkanda çalışmaya devam ediyorlardı. İkisinin de ağzını bıçak açmıyor dokunsalar ağlayacak bir vaziyetteydi. Recep usta saate baktı. Belki de otuz yıla yakın evlilik hayatında ilk defa eve gitmeyi istemiyordu. Çünkü bugün gözünden sakındığı dünyalar güz

ZAHİDE 1. BÖLÜM

Resim
Beyaz tülbenti başında elinde Kur'an oğlunun mezarı başındaydı Zahide. Gözü yaşlı anne oğluna doymamış erken ayrılmışlardı. Kur'an okumayı bitirdi, Fatiha bağışladı ve mezarında biten yabani otları temizledi. Mezar taşını adeta yüzünü okşar gibi okşadı. Hoşçakal oğlum dedi ve salınarak ayrıldı beyaz mermerden yapılmış mezar taşlarının arasından. 2 YIL ÖNCE... Mehmet henüz yirmili yaşlarda zayıf, uzun boylu, esmer yakışıklı bir delikanlıydı. Üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Hukuk okuyordu. Avukat olacaktı. Başarılı bir öğrenciydi. İyi bir avukat olup adalet için mücadele edecekti hayatı boyunca. İyi niyetli, güzel ahlaktan ödün vermeyen örnek bir gençti. Yazın okul biter bitmez memlekete döner, bir iki gün sonra da babasının marangoz atölyesinde işe başlar ta ki okul açılmasına birkaç gün kalana kadar devam ederdi. Mehmet'in Fatma adında bir ablası, kendinden dört yaş küçük Yusuf adında kardeşi vardı. Annesi Zahide, babası kasabanın marangoz Recep ustası. Kusursuz b

AYAZ " FİNAL "

Resim
Saat epey ilerlemiş Aslı uykusundan bir irkilme ile uyanmıştı. Şaşkın bir ifadeyle Kenanın gözlerine baktı. Kenan gülümsedi ve alnından öptü. Aslı da sıkıca sarıldı. Kenan için huzurun kelime anlamı yaşadığı o anki durum olabilirdi ancak. Saati sordu Aslı. Gece yarısı olmuştu. Eve dönmesi gerektiğini söyledi Aslı. Kenan bırakayım seni dedi. Aslı başka seçenek olmadığı için kabul etti.  Çam ağaçlarının arasında toprak yolda ilerliyordu kamyonet. Kenan bir gözü yolda bir gözü Aslıda arabayı sürüyordu. Bu yolculuk hiç bitmesin, Aslı yanından hiç gitmesin istiyordu.  Biraz daha ilerledikten sonra ormanın en sık olduğu bölgede yola bir çam ağacı devrilmişti. Kenan yavaşladı ve ağacın önünde durdu. Arabadan indi ve bu nasıl olur diye şaşırdı.  Ağaca yaklaştığında köpeklerin hırlama sesini ve bir kaç kişinin ayak sesini duydu. Kenan tedirgin bir halde kim var orda diye sordu. Kahkaha sesi gelmişti. " Benden kaçabilir miydin " diye cevap geldi. Karanlıktan gelen ses yaklaşıyor Kenan

AYAZ 10. BÖLÜM

Resim
Sabah horozun sesiyle uyandı Kenan. Aslı o kadar etkisi altına almıştı ki Kenan'ı ondan başka bir şey düşünemiyordu. Bahçeyle ve tavukları ile ilgilendi sabahın erken saatlerinde. Güne hep böyle başlıyordu. Oğlu için kasabaya gidecekti. Arabasına bindi ve ilçe merkezine doğru yola çıktı. Yüzünde çocuksu bir gülümseme bir umut vardı. Mert gelecek miydi bir haber alacak mıydı? İlçe merkezinde karakola uğradı. Fakat bir netice yoktu. Yine umutla geldiği karakoldan umutları tükenmiş ayrılıyordu. Kafasını dağıtmak için Osman abisinin yanında aldı soluğu. Oturdular masaya. Osman çayları alıp geldi. Dün nasıl geçti diye sordu Osman. Kenan utangaç bir şekilde gülümsedi ve Aslıdan etkilendiğini söyledi. Osman durumu anlamıştı zaten çok önceden. Ayarlanmıştı ortamı. Kenan'a arkasını işaret ederek bak bakalım dedi. Kenan arkasını döndü ki Aslı geliyordu. Elinde bir iki poşet vardı. Masaya geldi selam verip oturdu. Kasabadaki akrabaları için eşya aldığını onlara götüreceğini söyledi. K