Kayıtlar

AYAZ 9. BÖLÜM

Resim
"Çay hazır, gel buyur" dedi Kenan. Aslı gülümseyerek geldi ve masaya oturdu. Sohbet derinlere indi zaman su gibi aktı. Sahile doğru yürümeye başladılar. Kenan bu kasabaya yerleştiği günden beri ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordu kendini.  Aslı kendinden bahsediyor. Kenan da gizlemeye çalıştığı kötü anılardan uzakta uydurma hikayelerle birşeyler anlatıyordu. "Burda ne işin var" dedi Kenan. Aslı akrabaları olduğunu söyledi. Çok sık geldiğini yaşlı akrabalarının ihtiyaçlarını karşılamak için haftada birkaç kez bu kasabada olduğunu söyledi.  Kenan sevinmişti. Çünkü onunla daha fazla zaman geçirebilecek olmanın mutluluğu vardı. Tekrar eve doğru geldiler. Kenan akşam yemeğinde eşlik etmesini teklif etti. Aslı gülümseyerek eğer kendi hazırlarsa kabul edeceğini söyledi. Kenan memnuniyetle kabul etti.  Eve geldiler Aslı mutfakta güzel bir akşam yemeği hazırladı. Denize karşı gün batımının kırmızı ışıkları altında akşam yemeğini yediler. Muhteşem bir akşam oluyordu. Kenan

AYAZ 8. BÖLÜM

Resim
Bir kaç saat öyle uzun, öyle anlamlı ve o kadar keyifli geçmişti ki. Kenan Buketi ilk gördüğü an ancak bu kadar heyecanlı olduğunu hatırladı. Aslının ağzından çıkan her kelime o kadar etkiliyordu ki kalbinde hissediyordu. Şoktan bir türlü çıkarmıyordu. " Tanıştığımıza memnun oldum " dedi ve müsade isteyerek masadan kalktı Aslı. Kenan arkasından baktı kaldı öylece. Osman durumu o ilk baktığı an anlamıştı zaten. Kenan'a evlilikten yalnızlıktan bahsederek konuyu hep Aslı'ya getiriyordu.  Kenan öyle bir duygu karmaşası içinde kaldı ki. Buketin hayata veda etmesi , onu çok sevmesi ve onu özlemesi ve başına gelen olaylar... Bir yandan da Aslı. Kenan karar veremez durumdaydı. Çıkmazlar içinde çıkmazlara giriyordu. Onu ilk gördüğü andan itibaren onsuz bir hayat olmamalıydı. Kenan çay bahçesinden ayrıldı ve köye doğru yola çıktı. Arabada pek sevmediği şeyi yaptı ve radyoyu açtı. Güzel bir şarkı çıktı. Çam ağaçlarının kokusu ve şarkı çok çok iyi gelmişti. Arabayı garaja çekti

AYAZ 7. BÖLÜM

Resim
Sabah bahçeden gelen horozun sesiyle uyandı. Gözlerini ovaladı, yatağında doğruldu etrafına baktı. Bu hayatına son derece alışmıştı. Ayaklandı lavaboda yüzünü yıkadı. Buğday torbasından bir çanak buğdayı aldı ve kapıya çıktı kümesin tel örgüsünün üzerinden serpeledi. Tavuklar kendine has sesiyle hızla buğdayları yemeye başladı. Bahçesinde bulunan domateslerden, salataliktan topladı büyükçe bir kaseye koydu. Kümese girdi yumurtaları aldı. Mutfağa gidip onları güzelce hazırladı. Evin yan tarafında bulunan çardak denize bakıyor üzeri yapraklı dallar ile gölgelik yapılmış muhteşem deniz manzarası vardı. Kahvaltıda yiyeceklerini bir tepsiyle getirdi masaya oturdu ve çayını doldurdu. Denizden gelen dalga sesiyle birlikte rüzgar yüzüne vurdu. Denizin kokusunu derin bir nefesle ciğerlerine doldurdu. Huzuru yerindeydi. Bir çok şeyi unutmuş üzerinden atmıştı. İçinden bir ses haykırmaya başlamış ve kulaklarını sağır edecek gibi oluyordu. Yalnızdı... Yalnızlığına çare yoktu. Buket öl

GÜNE MERHABA

Resim
Güneşli bir cumartesi sabahından herkese günaydın 🤗 Bugün yine güne erken başladık. İçimizi ısıtan kış güneşi penceremizden içeri süzülüyor. Güne alarm yerine en sevdiğinizin sesi ile uyanmak kadar güzel bir şey yok. Eskiden bu zamanlarda alarmla uyanan benim için bu çok güzel bir şey. Rabbime şükür etmeliyim.  Alarmı erteleyebilirken birkaç dakika daha ama onu asla.  Canım oğlum benim 💚  İsmimin başına en çok senin eklediğin anlamı sevdim.  'Kızım Sema' , 'Eş Sema', 'Bankacı Sema'dan çok senin beni 'Mirac ın Annesi Sema' yapmanı..  Bu yazıyı yazmamın sebebi okumaya başlayacağım yeni kitabımın başındaki 'Tüm annelere..' yazan ithaf kısmı ve bir de bugün oğlumun ismine anlam veren Miraç kandili olması..  Tüm islam aleminin Miraç kandili mübarek olsun. Duaların kabul,günahların affolduğu bir gün ve gece geçirmemiz dileğiyle..🤲🏻  Tabi camilerimiz diğer kandil geceleri gibi kalabalık olmayacak malesef :( korona virüs nedeniyle

AYAZ 6. BÖLÜM

Resim
GÜNÜMÜZ Kenan sahil kenarı küçük sevimli bir köye yerleşmişti. Haftada bir gün kaçırılan oğlunu sormak için ilçeye iniyordu. Yaralarını sarmak için bulunmaz bir yerdi burası onun için. Tam sekiz yıl olmuştu kâbus gibi geçen günlerin üzerinden. Bir kaç ihtiyar komşusu vardı. Onların yardımıyla bahçeye sebze dikmeyi öğrenmiş, tavuklar satın alıp onlara kümes yapmıştı. Mert ile yapmayı en çok sevdikleri şey olan balık tutmaya çıkıyordu. İki odalı bir evi vardı. Küçük bahçesi çok sevimli görünüyordu. Bütün herşeyi unutması mümkün değildi fakat acılarını bir nebze dindiriyordu. Burada komşuları köylü ilçede gidip geldikçe tanıştığı birkaç insanla daha iyi hissediyordu. Günlerden pazartesiydi. Yine Mert'ten bir haber var mı diye sormak için kasabaya inmişti. Ufak tefek alışveriş yapıp kamyonetine atlayıp köye dönecekti. Karakoldan ayrıldı ve ilçe merkezinde bulunan o tek caddede adımlamaya başladı. Her zaman çay içip sohbet ettiği o sahil kenarı çay bahçesine geldi çay söyle

AYAZ 5. BÖLÜM

Resim
Eşinin cansız bedeninin önünde ağlıyordu. Her tarafta resimleri tehdit dolu yazılar olan odada eşinin kanıyla boyanmış zemine bakıyordu. Birazcık kendine geldiğinde bir sehpa üzerinde laptop bulunuyordu. Üzerinde kanla yazılı " İZLE " yazıyordu. Kenan emekleyerek laptopu açtı. Ana ekranda KENAN AYAZ yazılı bir video buldu açtı. Videoda oğlu Mert elleri sargılı ve tüm vücudunu iple bağlanm ış ve teknenin içine yerleştirilmiş şekilde tekne açılmaya başlamıştı. Kenan tek başına baş gelecek gibi değildi. Polisi aradı ve yaklaşık yirmi dakika sonra ekip geldi. Araca binerek karakola götürüldü. Buketin cansız bedeni ceset torbasına konularak otopsi için hastaneye kaldırıldı. Kenan tüm olan biteni anlattı. Gelen zarfları, mektupları ve gittiği bütün mekanların bilgisini verdi. Fakat yapılan tüm araştırma sonuçsuz kaldı. Hiçbir delil bulunamadı. Oğlu Mert için de arama başlatıldı. Kenan şirketi devretti. Yaşadığı bütün olaylar onu artık bu şehirde tutamazdı. V

AYAZ 4. BÖLÜM

Resim
Ağlayarak arabasına bindi toprak yolda lastiklerin çıtırtı sesleri eşliğinde dağ evinden uzaklaştı. Araba toprak yolun engebelerinde sarsılarak yokuş aşağı yavaş yavaş iniyordu. Karısını ve oğlunu düşünüyordu. Neredeydi ? Kim kaçırmıştı ? Ne istiyordu? Eve geldi arabasını park etti. Dizlerinde derman yoktu zar zor eve girebildi. Ceketini koltuğun üzerine attı ve viskisini alıp oturdu. Tavana gözlerini dikti. Anıları canlandı gözünde. Buketi ilk gördüğü anı hatırladı. Düğünlerini, Mert'i ilk kucağına aldığını, okula başladığındaki hallerini. Şimdi en ufak bir haber bile alamıyordu. Öylece sızıp kalmıştı koltukta. Sabah ilk ışıklarında uyandı. Lavaboda yüzünü yıkadı. Ailesini nerde bulacağını hatta nerede arayacağını dahi bilmiyordu. Şirkete gitmek üzere evden ayrıldı. Saçları darmadağın kıyafetleri kırışmış bitkin halde şirkete girdi. Odasına girdi koltuğuna yaslandı. Birkaç dakika sonra kapı tıkladı ve sekreter elinde zarf ile içeri girdi. Kalbi yerinden fırlayacak g